24 Eylül 2007 Pazartesi

Doğruyu yakalayabilmek, Gelişime açık olmak;

Arkadaşlar, insanın bilgi dağarcığı, doğumundan itibaren çevresindeki nesnelerle (objelerle) kurduğu diyaloglarla dolmaya başlar. Çevresindeki insanlar, mahallesindeki arkadaşlar, okulundaki ortamlarla sürekli bu dağarcık dolar, dolar… Doğru eğitimi alamamış insanlarda bu süreçte aksamalar olur. Eşya (var olan her şey) ile doğru diyalog kuramamış insanlar, mutlaka sosyal problemlerle karşılaşırlar. Bir çocuk, sıcak sobaya elini bilmeyerek deydirdiğinde, eli yanar, sobanın yakıcılığını öğrenir.. Yüksek merdivenden aşağı düşer, yerçekimini öğrenir. Vs. Hayatın kevni (yaratılış) kanunlarını böyle tecrübelerle öğrendiği gibi eşyalar arasındaki münasebetten ibaret olan ilimleri de okuldan öğrenir. Sosyal hayata ilişkin doğru bilgileri ise her zaman doğru olarak elde edemeyebilir. Böyle insanlar toplumsal hayatta başarısız ve problemli olarak tanınırlar. Esas olan, insanın doğru bilgiye erişmede akıl midesinin kapısını açık tutmaktır. Yani kendi dışından gelecek yeni ve doğru bilgileri almaya hazır olarak beklemesidir. Bunun tersi, kendi doğrularına (gerçekte doğru olmayan) hapsolmaktır. Yeni fikirleri anlayıp dinlemeden, akıl terazisi ile tartmadan, reddetme meyli, o kişinin gelişimini önleyen yegane engeldir. Karşının fikrini peşinen “yanlış” kabul ederek, karşıyı dinlemek, o fikir doğru da olsa öğrenilmemesini netice verir. Bir büyük feylosof şöyle der : “Fikri münazarada (tartışmada) yenik düşen kazanır.” Çünkü yenik düşen kişi, bilgi dağarcığına doğru bir şey eklemiş olur. Halbuki tartışmada haklı çıkan kişinin nefsi tatminden başka, kazandığı bir şey yoktur. Doğru bilgiye ulaşmanın tüm faydası, bilgiye ulaşana aittir. O halde gelin hep birlikte, bilgi dağarcığımızın kapısını, başka doğruların olabileceğini varsayarak açık tutalım ki o kapıdan doğru bilgiler girebilsin. Kendi doğrularımız içine kendimizi hapsetmiyelim. Cahil kime denir? Mutlak “cahil” yoktur. Herkes “bilmediğinin” cahilidir. Dolayısı ile herkeste bir miktar cahillik vardır. Nice “cahil” sıfatını yaftaladığımız insanların bile, bizlerin bilmediği bazı doğruları ,onların bilebildiği gerçeğini unutmamalıyız. En büyük cahil, “bilmediğini bilmeyen “ kişidir. Bazı insan vardır ki, bilir, bildiğini de bilir. (bildiğinin farkındadır yani) Bu insan alimdir. Bazı insan vardır ki, bilir, bildiğini bilmez. Bilgi korkağıdır. Bazı insan vardır ki, Bilmez, fakat bilmediğini bilir. (Bilmediğinin farkındadır) Bu insan öğrenmeye açıktır, her an cahili olduğu konuyu öğrenebilir. Bazı insan da vardır ki, Bilmez, bilmediğini de bilmez. (Kendini bilir zanneder.) O insandan korkulur, Çünkü asla doğruyu öğrenemez. Çünkü öğrenmenin şartı, bilmediğinin farkında olmaktır. Arkadaşlarımdan temennim; Bilmediğini bilmezlerden olmamaları… Doğrulara, akıl midelerini açık tutmaları….

Hiç yorum yok: