24 Eylül 2007 Pazartesi

Takiyye yapmak...

Takiye yapmak ne demek? Aslında öyle olmadığı halde, kendisini öyle imiş gibi gösterme çabalarına deniyor zannederin takiyecilik. veya ; "yaptığı şeyin tersini amaçlama, amacını da gizleme sanatı" veya ; "yapılan işle amacın farklı olması durumu, bir tür aldatma" Tüm bu tanımlardan şu sonuç çıkıyor : Takiyeci kişi aklındaki gizli gündemi saklayarak, amacına ulaşmak için kendini başka türlü gösterme çabasıdır diyebiliriz. Peki takiyecilik niye yapılır? Niye insanlar, gerçek niyetlerini gizlemek durumunda kalırlar.? takiyecinin geçerli mazereti olabilirmi? Takiyeciliği nasıl önleriz? Gelin hep birlikte bütün bu soruların cevabını bulmaya çalışalım. Öncelikle takiyeci niye olunur? sorusunu analiz edelim : Bir kişi gerçek niyetini ve görüşünü açıklamakla gerek hayati tehlike, gerek yasal soruşturma, gerekse toplumsal tepki alacağını öngörüyorsa bu yola tevessül edebiliyor. O halde bu yola girişleri önlemenin yegane yolu, "Fikir özgürlüğünün" tam olarak sağlandığının teminatının kişilere verilmesinden geçer. Kişi bilirse ki, hangi görüşü savunursa savunsun, başına hukuki bir şey gelmeyecek, ve toplumdanda tepki değil, fikrinden dolayı katılım olmasada saygı görecek, böyle durumda kendini gizleyip takiye yapmak yerine, ortaya çıkıp harbiden, fikirlerini savunacaktır. Böylelikle de kişilerin "gizli gündemleri" olmayacak, ve şeffaf bir toplum olma yolunda ilerlemiş olacağız. İnsanlar üzerinde cebri zorlamalar, anarşi, terör, baskı, şiddete tahrik gibi unsurlar içermeyen her fikir açıkça söylenebilse, böyle durumlarla karşılaşmayız kanaatindeyim. Tabiki bunu toplum olarak hazmetmemiz zor. Hatta imkansız. O hoşgörüye ulaşmak, büyük zaman ve eğitim gerektirir. Geçmişte insanlarımız, "sağcı", "solcu", "alevi", sünni" diye ayrılarak birbirlerini sırf bu ayrımcılık gerekçesiyle kıymadılarmı? Karşı fikre hazımkar olma, ve tahammülkar olma, saygılı olma meziyeti olmadığı sürece, bu olumsuzlukları ve takiyeleri yaşayacağız gibi.... Ayrıca bir konuya daha parmak basmak istiyorum : Geçmişte çok yaşadığımız bir olay. Örneğin bir açıkoturumda, katılımcıya "Sen şeriatçimisin?" diye soruluyor. O adamın ne demesini bekliyoruz? "Evet şeriatçiyim" dese, yasal suç işlemiş oluyor, "değilim" dese, hem takiye yapıyor hem yalan söylemek zorunda kalıyor, hemde kendi ile ters düşüyor. "Şeriatçimisin?" sorusunu sadece bir örnek olarak yazdım. Bu başka bir soru da olabilir... Bu durum şuna benziyor Adamı oturtmuşsun güvenlik gücünün önüne. Duvara da şöyle bir yazı asmışsın "Bu odada beyaz demek yasaktır, Beyaz diyen falakaya yatırılır". Sonrada beyaz renkli bir mendili gösterip "bu ne renk?" diye soruyorsun. Adam duvardaki yazıyı okuyor. "beyaz" dese, başına gelecekleri biliyor, ve "siyah" diyerek takiye yapmaya mecbur kalıyor. Yani ya duvara "Bu odada beyaz demek yasaktır, Beyaz diyen falakaya yatırılır". yazmayacaksın, veya o soruyu sormayacaksın. Bu adaletli bir soru değil. Tuzak bir sorudur. Bilmem örnekte anlatmak istediğimi anlatabildimmi? İnsanların takiyeci, yalancı, gizli gündemli olmalarını istemiyorsa, kendileri doğru olarak ifade edebilme özgürlüğünün verilmesi gerkir. Kişi kendini tam olarak doğru ifade ettiğive takiyye yapmadığı halde, milletin teveccühünü kazanıyorsa, ona da itiraz etmemek gerekir. Yani işin özeti : Özgürlük ve insan hakları bu işi tam çözer.... Ne takiyeci kalır, nede gizli gündemli kişi....

Hiç yorum yok: