16 Ekim 2007 Salı

Ailede Demokrasi

Ailede demokrasi; küçük bir Cumhuriyet olan ailemizin fertlerinde gönüllü olarak bir arada bulunma isteği oluşturur ve dört duvardan oluşan yapıyı yuva haline getirir. Demokrasinin insanlık onuruna en uygun olan, insana en yakışan ve gelişme potansiyelini en çok harekete geçiren bir yönetim şekli olduğunu sanırım hepimiz kabul ederiz.
Kişiliğimizin oluşmasında, insani ilişkilerimizin iyi ya da kötü olmasında, yaşantımızdaki başarı ya da başarısızlıklarımızda, dengeli ruhsal yapımızın oluşmasında ve yaşamdan tat alma becerimizde en önemli payın yetiştiğimiz aile ortamına ait olduğunu söyleyebiliriz. Eğer ailemiz, demokratik bir tutum sergilemeyerek bize nefes aldırmayacak kadar müdahaleci, denetleyici, güvensiz, baskıcı, hükmedici ve hoşgörüsüz bir şekilde davranmış ise düşüncelerimizi, dilimizi, elimizi, gözümüzü bağlamış, bizi budamış, bodurlaştırmış, köreltmiş, renksiz kokusuz bir hale getirmiş ve böylelikle gelişme potansiyelimizi engellemiş demektir.
Oysa, insan yaratılanlar içerisinde en büyük gelişme potansiyeline sahip olan bir varlıktır. Ancak, bu potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilebilmesi için aile içinde özellikle “koşulsuz sevgiye” , “bilinçli ilgiye” ve “demokratik bir aile düzenine” ihtiyaç vardır. Aile için çok önemli olan bu üç vazgeçilmezi bir arada yaşatabilirsek çok şeyin kendiliğinden yoluna girdiğini, başka ailelerin karşılaştığı ve yaşadığı bazı büyük sorunlarla ya hiç karşılaşmadığımızı ya da bu sorunları kolaylıkla aştığımızı görürüz. Kişi hak ve özgürlüklerinin önemsendiği, sınırları ve sorumlulukları belli olan demokrasi dairesi içerisinde inşa edilen ve temelinde insan sevgisi ve insana verilen değerin bulunduğu aile ilişkileri elbette daha sürekli, güvenilir, sağlıklı, kaliteli, üretici, doyurucu, lezzetli, yapıcı ve anlamlı olur.
Demokrasi dairesi dışına çıktığımız zaman ise bir yazıda okuduğum gibi, “Çalışır, çabalar, evler, eşyalar alırız. Bütün bunları ailemiz için yaptığımızı söyleriz. Ama onları bunların içinde rahat ettirmeyiz.” Demokratik, esnek ve hoşgörülü bir tutumla aile içinde ahengi oluşturamamışsak eğer, elbette sarayların içinde de olsa hiç kimse rahat etmeyecektir. Bu nedenle, var olan çok şeyimizin yanında ailede demokrasimiz yoksa eğer, ömür boyunca süren çabalarımızın çoğu boşa çıkabilir. Varsın aile olarak bazı eşyalarımız eksik olsun. Ama ailemizde demokrasinin bir ürünü olan ahenkli ve gönüllü bir arada bulunma isteği mutlaka olsun.
Aile içinde uygulanan demokrasi sürecinde varlığı kabul edilen, düşüncesi önemsenen ve sorulan, değerli olduğu hissettirilen, hükmetme, aşağılama, utandırma, korkutma yerine, onuruna saygı gösterilen ve onur eşitliği anlayışında davranılan, duyma, görme ve algılama özgürlüğü tanınan, duyguları önemsenen kendi ile ilgili bir şeyi isteme ya da istememe hakkı kabul edilen, kabiliyetleri ve istekleri doğrultusunda gelişme ve kendi geleceğini belirleme yolunda desteklenen bir birey, böyle bir ortamda hayattan tat alarak gelişme potansiyelini sonuna kadar değerlendirilebilir. İnsani duygu, görüş ve düşüncelerini, hem aile içinde hem de diğer ortamlarda rahat bir şekilde ifade edebilir. Gerektiğinde fikri tartışmalar yapabilir. Körü körüne başkalarının görüşlerini kabul etmez. Peşinden gitmez. Gelişmeye açık bir kişilikle daha doğruyu ve güzeli bulmak için çok şayi rahatlıkla sorgulayabilir. Aile içinde onuruna gösterilen saygıdan dolayı var olmanın ve önemli olmanın tadına varan birey, bu demokratik tutumun toplumsal yaşantıda da geçerli olmasını ister ve bunun için çalışır. Zaten, toplumdaki demokrasinin membaı ve teminatı da ailedeki demokrasidir.
Yaşam aile içinde ve dışında bir bütündür. Aile içinde evrensel değerlere uygun olarak sorumluluk alması ve yerine getirmesi aşılanan, kimsenin kimseden üstün olmadığı, kimsenin bir diğerinin sahibi ya da kulu kölesi olmayacağı benimsetilen, korku ve baskı yerine paylaşılan ortak değerlerle ve işbirliği ile sonuca gidilebileceğini gören kişilerin toplum içindeki tutum ve davranışları da hiç kuşkusuz bu yönde olacaktır.

Bütün bunların tersi olan ve demokratik olmayan tutum ve davranışlarımız sonunda aile içinde yaşanan olumsuzluklar, edinilen güvensizlikler ve sorumsuzluklar ile korkular yaşamın tüm alanlarında kendini mutlaka gösterecektir. Buna bir örnek olarak kendimi gösterebilirim. Ailemin demokratik bir tutum sergilemediği ve o günkü anlayış ve değerlerine göre hoşgörülü olmadığı bir çok alanda hala onlar tarafından vurulmuş palangalarımı kırmış, korkularımdan kurtulmuş ve bu alanlarda gelişmemi tamamlamış değilim. Sanırım sizler de aile içi yaşamınızda kişi hak ve özgürlüklerini hiçe sayan yani demokratik olmayan tutumlardan dolayı kişiliğinizde hala bazı olumsuzlukları yaşıyorsunuzdur. Demokratik olmayan tutumumuzla aslında kendimize ve birbirine benzeyen farlı düşünmeyen, farklı görmeyen, farklı davranmayan kişiler yetiştiririz. Düşünen, soru soran, sorgulayan, yanlışları dile getiren, kendi ile ilgili kararlarda söz sahibi olmak isteyen aile fertlerine bu tutumumuzla çoğu zaman haksız eleştiriler ve sınırlamalar getiririz. Böylelikle onların biraz kör, biraz sağır, biraz düşünme özürlü olmalarını sağlamış oluruz.
Ancak bütün bunların yanında elbette ki ailede uygulanan demokrasi başı boşluk ve her isteyenin istediğini yapması anlamına gelmez. Hiçbir demokraside bu manada bir özgürlük yoktur. Bütün demokrasilerin kanunları, kuralları, cezaları ve hapishaneleri de vardır. Bu anlamda ailede demokrasi kişi hak ve özgürlüklerinin aile içinde en geniş bir şekilde yaşanmasını sağlarken; ailenin birliği, düzeni, ahlaki değerleri ve maddi ihtiyaçları açısından her bir bireye sınırlamalar ve sorumluluklar getirir. Güzel olan bu işleyişin aile içinde baskı, korku, kavga ve kargaşa ile değil, kişi hak ve özgürlüklerinin tanınması yanında fertlerin duygu, düşünce ve görüşlerinin de alınmasını benimseyen demokratik bir tutumla ve paylaşılan ortak değerlerle gönüllülük esasına göre sağlanmasıdır. Bilelim ki demokrasi dairesi bütün bu sınırlamalar ve sorumluluklarına rağmen insanların mutlu olmasını sağlayacak bir genişliğe sahiptir.
Öyleyse gelin; kişi hak ve özgürlüklerini esas alan demokratik bir aile düzeni içerisinde korku yerine sevgi ortamını oluşturalım. Bizi aile içinde otoriter bir tutuma sevk eden yalan yanlış ve basma kalıp değer yargılarımızdan sıyrılalım. Bunun yerine sosyolojik ve psikolojik ilmi gerçeklere dayanan evrensel değerlere uygun tutum ve davranışları benimseyelim. Aile içinde tertip ve düzeni paylaşılan ortak değerlerle, işbirliği ile ve görüş alışverişi ile sağlayalım. İnsanı ezmeyen, onurunu küçültmeyen, onu yücelten bir demokratik ortam oluşturalım. Aile içinde eşimiz başta olmak üzere, çocuklarımıza ailenin şerefli bir üyesi olma hazzını yaşatırken “birey olma” ve kişiliklerini geliştirme haklarını ellerinden almayalım. “Ben böyle istiyorum. Ben ne dersem o olur. Benim doğrularım tartışmasız sizin de doğrularınız olmalı” gibi egemen, denetleyen, kısıtlayıcı hükmedici bir anne -baba benliği sergilemek yerine, “Bakalım, bir görelim, deneyelim, bilgi toplayalım, beraber düşünelim, beraber halledelim, bu konuda sen ne düşünüyorsun? Başka bir seçeneğimiz var mı?, bu konuda kararı sen vermelisin” gibi bizi daha güzel sonuçlara ulaştıracak yetişkin benliği ile hareket edelim. Unutmayalım, ailedeki demokrasi ailemizi oluşturan herbir ferdin kendi renklerini ve kokularını muhafaza ederek gelişmelerini sağlar ve ailemizi rengarenk ve güzel kokulu bir gül bahçesine dönüştürür. Ne mutlu “koşulsuz sevgi”, “bilinçli ilgi” ve “demokratik bir tutumla” ailesini imrenilecek kokulu ve renkli bir gül bahçesine dönüştürebilenlere.

Hiç yorum yok: