16 Ekim 2007 Salı

Ö Yıkıcı Davranış

ÖZ YIKICI DAVRANIŞ

Zaman zaman kendimizi yetersiz ve sevimsiz görürüz. “Boyum kısa, birazda kiloluyum deriz. Zaten yüz hatlarım da pek güzel değil. Çekici ve hoş biri de sayılmam. Kabiliyetsiz ve pısırığın tekiyim...” vb. söz ve düşüncelerle kendimize karşı öz yıkıcı davranırız. Kendi özümüzü, kişiliğimizi zedeleriz. “Bu halimle, kim niye benimle arkadaşlık yapsın, beni sevebilsin ki deriz. Ben zaten beceriksizin tekiyim. Her şeyi kırıp dökerim” diye düşünerek moralimizi bozarız.
Biz, böyle düşündüğümüz sürece ne sevimli ne çekici ve ne de becerikli biri olabiliriz. Biz bu durumdayken gerçekten de birileri niye bizimle ilgilenip arkadaşlık kurmak istesinler ki. Etrafımızda dost ve yakın insanlar niye olsun ki. Bu ruh halimizle bunlar mümkün değildir. Biz, öncelikle kendimizle dost olduğumuzu dış dünyaya yansıtmalıyız ki çevremizdeki insanlar gönül rahatlığı ile bize yaklaşabilsinler. Kendine güvensiz, çökkün, bitkin, kızgın, moralsiz, ve coşkusuz bir görüntü sergilememiz insanlar tarafından hemen algılanacak ve onları etrafımızdan uzaklaştıracaktır.
Halbuki, insan olarak biz bir mucizeyizdir. Dünyada her şeyimizle aynı olan bir benzerimiz yoktur. Varız, tekiz ve anlamalıyız. Her bireyin doğasında kendi güzelliğinin olduğunu bilseydik eğer, hiç böyle öz yıkıcı düşüncelerle kendimizi aşağılayıp, yıpratır mıydık? Evet her insan, insan olarak yaratılışından dolayı güzeldir, değerlidir.
Bütünüyle kusursuz ve güzel olma hayalimiz, her insan için gerçekten bir hayaldir. Kimimizin gözleri güzeldir. Karşıdaki sadece o gözlere aşık olur. Boyumuzun kısalığını görmez bile. Kimimizin gülümsemesi tatlıdır, can yakar. Karşıdaki fazla kilomuzu fark etmez bile. Hatta bu halimiz ona hoş bile gelebilir. Kimimizin dalgalı güzel saçları birçok eksiğimizi kapatır. İlgileri üzerimize toplar. Kimimizin sakinliği, sevecenliği, yardımseverliği, bilgisi, dünyaya bakış şekli karşımızdakinin dikkatini çeker, hoşuna gider. Bizle dost ve arkadaş olmak, birlikte vakit geçirmek ister.
Bunlardan dolayı olduğunu düşündüğümüz eksikliklerimizi abartmadan, kendimizi olduğumuz gibi kabul etmeliyiz. Hepimizin severek dinlediğini sandığım halk ezgilerinden birinde, "Bir kara kaşın bir kara gözün değer dünya malına" diyen ozanın sevdiğinin hiç mi eksiği kusuru yoktu. Mutlaka vardı. Ama ona bir kara kaş bir kara göz yetti de arttı bile. Biz de insan olarak kendimizi değerli görelim. Biz kendimizi böyle görmeye başlarsak, diğer insanlar da bizde; dost, arkadaş, sevgili olmak için bir şeyler bulacaklardır. Tabi ki bu öz yıkıcı davranışlardan bir çırpıda kurtulmamız mümkün değildir. Bunlar benliğimize, özellikle ailemizin bilinçsiz söz ve davranışlarından dolayı yerleşmişlerdir. Aile içinde çocuklarımıza şişko, suratsız, burnu büyük, çirkin, uyuşuk, bodur, yılık, akılsız, geri zekalı...vb. yakıştırmalar yapılırsa çocuğun özü yıkılmaya başlanmış olur. Geriye kalanı da bunların etkisi ile büyüdüğünde kendisi yıkmaya devam eder.
Gelin; öz yıkıcı davranışların kişiliğimize ve mutluluğumuza verdiği zararları el birliği ile ortadan kaldıralım. Kendi özümüzü yıkıcı düşünce ve davranışlardan kendimizi sıyıralım. Çocuklarımızın ve diğer insanların da özlerini zedeleyici davranışlarda bulunmayalım. Özümüzü sağlıklı muhafaza edelim.

Hiç yorum yok: